Başlık sizi yanılmasın henüz Tokyo’ya gitmiş değilim. Onun yerine Fulda’nın sushileriyle ünlü restoranındayım.Sonunda İlkemle baş başa kaynattığımız tek güne ancak gece kavuşabildik. Bunu da Little Tokyo’da kutladık.
Bu barok şehir fazlasıyla sakin olduğu için saat çok geç olmamasına rağmen -19.00- bomboş sokaklarla karşılaştım.
Bana fazlasıyla garip geldi ama yaşayanlar bunu hoş bile buluyorlar, işte bu daha da garip. :)
Ben bir türlü sushiyi sevemedim. En çok da ağzımda garç gurç edişinden hoşlanmıyorum ama sevenlere gerçekten leziz gözüküyor.
Kendime tavuklu noodle’ımı seçtim, mmmm yedim, sonra birde sekt’imi içtim.
Ne şanslıyım ki dilek kurabiyemden iki tane çıktı. Eh biri kötü olduğu için bir de birazcık iyi koymuşlar sanırım.
Bol muhabbetli Tokyo’dan ayrıldık. Yolda yürürken dikiş bilmesem de bütün araç gereçlerine bayıldığım için gördüğüm terzi eşyaları vitrinine yapışmam çok ani oldu.
Hepsini hepsini almak istedim.
Ve çok mutlu, keyifli bir günü bitirdik.
Love,
Sinem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder