21 Şubat 2011 Pazartesi

HASTAYDIM…

Of 4 gündür yatıyorum. Berbat bir grip geçirdim, aslında daha geçiremedim de. En keçisinden olmalı, bırakın nefes alabilmeyi, böyle bir ihtiyacı bile unutturdu bana. Neyse ki bugün biraz daha iyiyim. Günlerden sonra bir şeyler yazabildim sonunda, ne olacaksa benim bu tembelliğim bilinmez.

Hastalığım boyunca yeterince bunalımımım yetmezmiş gibi etrafımı kötü adamlarla donattım. Mr. Pink mi,  Derek mi, Mickey ve Mallory mi, John Doe mu, Vincent ve Jules mu ya da benim kahramanım Keyser Soze mi ararsınız bu 4 gündür hepsini izledim, ne kadar da özlediğimi hatırladım. İyi ki izlemişim, hatta hasta olduğuma sevinmek üzereyken buldum kendimi.



Daha fazla şuurumu kaybetmemek için önümüzdeki 4 gün boyunca da aşk filmlerine ve sex and the city’ye vuracağım kendimi ancak toparlanırım, ya da daha fazla mı dağılırım dersiniz :).



Bugün toparlandım ya hemen 2 haftada bir değiştirdiğim ilham panomu değiştireyim, dedim oh onu da hallettim.


Bu aralar almayı kafaya taktığım gözlük ve bakmaya doyamadığım görselleri tam da karşıma diktim.




Geriye bir tek karantinam yüzünden göremediğim tembel sevgilim kaldı. Onu çoook özledim.



Yakında ayağa kalmak üzere good night…

By Elif Sinem TEZEL

20 Şubat 2011 Pazar

UPPS FASHION WEEK BİTMİŞ…



İstanbul moda haftası ertesi iş yüzünden mi, yoksa yarın yazarım ertelemelerimden midir bilinmez ve tabii sonraki berbat hafta sonum, tam hastalıktan kurtuldum dediğim günün ertesinde hayatımdan defolup gidemeyen gribimden mi derdisiniz bilmem ama kısacası bu yazıyı yazmamak için bahanelerim boldu anlayacağınız. En sonunda bende eksik kalmam diyerek karalamak istedim bir şeyler, sonunda…

Eh herkes tonlarca yazı yazmışken ben onun tasarımı böyleydi, bunun tasarımı söyle güzeldi yazamam bu saatten sonra. Zaten iki güzel yazım Reset Magazine’de çıkacak…(soon) Bu seferlik böyle olsun idare edin bakalım…

IFW’de geçen iki günüm çok keyifli ve eğlenceli geçti. Çoğunlukla Can, Alper ve Mustafa ile beraberdim.




 İyi ki de tanıdım hepsini. Biraz da Moda Tutkusu’nun Yasemin’i (ne yazık ki resmi yok) onunla bir sırrımız var ki hiç unutmayacağım…

Ve süper kızlar Zet, Cindrella ve Seraplamoda. Tabii Cinimde oradaydı ama onun yüzünü göstermeye zaten izin yok.


Madem tasarımları anlatmıyorum o zaman backstageden karelerle devam edelim derim. Epey karışıktı oralar…


Ve müthiş MAC doluydu...



Uğurkan Erez’le son provalar…



Kızlar yoruldu.




Ve son artık derimod provasında.



Demet Şener’in porselen yüzünü ise sadece kameralarda görürsünüz ancak.



Sedef Avcı, ben ona bayılıyorum…



Sanılanın aksine yakından çok da samimiymiş Serenay Sarıkaya.


Zet’le poz vermeye çalışırken. Arka fona dikkat poz verdiğimiz kısım orası aslında...


Seraplamoda ve ben uyurken..



Bunlar da Mustafa Soydan çekimi ile Yasemin ve Beste ile ben ben ben…



Bir de özeleştiri; moda yazıp da modanın gerisinde kalmak bu olsa gerek Sinem Hanım daha çok çalışmalısın, hastalıkları bahane etmemelisin derim kendime.


By Elif Sinem TEZEL

9 Şubat 2011 Çarşamba

RESET MAGAZINE 3-17 ŞUBAT

Reset Magazine'de bu hafta Fashion By Pride bloğunun yazarı Elif Uysal ile röportaj yaptım. ben tanımaktan çok keyif aldım, şimdi sıra sizde hadi bakalım okuyun ve Elif'i takip edin derim...

http://www.resetmagazine.net/resetsayi73/moda/Blogger-Kosesi-Fashion-by-Pride-Elif-Uysal.html

5 Şubat 2011 Cumartesi

IFW 2011 ŞUBAT

Bu yılın ilk Fashion Week İstanbul’u bu yılda başladı.



İkinci gün bulunamasam da, bugün tam gaz oradayım.

Ama önce rookieicon ‘un ve Ahmet Can Mocan’ın objektifinden ben…



Defilelerle ilgili postlar için önümüzdeki günleri bekleyin…

Bugün yoğun bir gün olacak bana şans dileyin…

MACBETH



Çevirisini Haluk Bilginer’in yaptığı, Kemal Aydoğan’ın yönettiği Macbeth oyunu Oyun Atolyesi’inde izleyicileri ile buluşuyor. Oyuncu kadrosunda kimler yok ki Esra Kızıldoğan, Ender Yiğit, Murat Tüzün, Barış Yıldız, Muharrem Özcan, Gözde Kırgız, Pınar Bekaroğlu, Osman Akça, Saygın Soysal, Sertan Müsellim, Berke Yağış ve sevgili Macbeth’imiz İlker Aksum. Onun için söylenecek çok şey var, ama bunlara gerek yok. Tanıyanlar ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu zaten biliyorlardır…

Beni en çok etkileyen sahnelerden biri ise İlker Aksum ve Saygın Soysal’ın ağır çekim sahneleriydi.

Daha fazla anlatırsam küçük güzel ayrıntıları da vermek zorunda kalacağım için susarak izlemenizi öneriyorum.

Unutmadan başlarken Hrant Dink’i hatırlatmak için yaptıkları küçük oyunda alkışı hak ediyordu.

Ben izledim çok da keyif aldım. Sıra sizde bunun için;


Oyun gün ve saatleri:

10 Şubat Perş. 20.30 (ind)
11 Şubat Cuma 20.30
12 Şubat C.tesi 20.30
13 Şubat Pazar 16.00


Bilet fiyatları: Tam bilet: 30TL, Öğrenci bileti: 20TL

www.oyunatolyesi.com

Gişe Tel: 0216 345 39 39



“Macbeth”

“Nerede olursa olsun felaket bu”

Politik hırs, politik cinayet, iktidar

İktidar kavgası çevresindeki insanın kıyıcılığı, yarattığı vahşet, dünyayı uğrattığı yıkımı işleyen Shakespeare’in Macbeth oyunu ne yeri ne de zamanı açısından “eskilerde” kalmış bir masal değil! Macbeth’in, 400 yıl öncesinden günümüzü aydınlatan güçlü bir ışık olma özelliğini tüm gücüyle sürdürüyor olması, insanoğlunun hala “bir arpa boyu kadar yol alamamasını” anlatması açısından trajik. Ve bu nedenle “nerede olursa olsun bu felaketi” anlatıyor Macbeth

By Elif Sinem Tezel

KORAY CANER İLE TORRO TAPAS



Geç kalınmış yazılarımın sonuncusu olduğunu umut ederek bir yazıma daha başlıyorum.

Koray’ın yeni bir mekân ve yeni tatlar denemek maksadıyla yaptığı parti çok eğlenceliydi. Uzun zaman olduğu için eğlenceli kısmını aynı duygularla anlatamasam da resimler anlatır diyorum.





Bu arada partide kimler yoktu ki; Burcu Esmersoy, Gecekondu’nun Dalyan’ı Erkan Köse, Zet Fashion , Seraplamoda, La Vita é Bela, Aychulus, Cindrella Under The Umbrella benim gözüme takılanlar.



Bu da Cindrella’nın beni çektiği resim..






Daha fazlası için;


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...