30 Ocak 2012 Pazartesi

Love At First Sight…


Geçen hafta upuzun bir zamandır alışveriş yapmadığımın farkına varıp (arada aldığım şeyler sayılmaz ben ciddi alışverişten bahsediyorum)  geçmiş sezonlardan neler var diye bakmaya Olivium’a gittim. Asıl amacım Mango’yu boşaltmaktı ama her zaman Park Bravo’ya uğramadan üst kata çıkamam ve her gittiğimde ya bir eldiven ya bir ayakkabı ya da anneme her hangi bir şey almadan çıktığım bir elin parmağını geçmemiştir. Fakat bu sefer – kaç sezon öncesi hiçbir fikrim yok- öyle bir ayakkabı ile karşılaştım ki resmen LOVE AT FIRST SIGHT oldu. Bu muhteşemleri sezonda görmemiştim çünkü eğer görmüş olsaydım kesinlikle gördüğüm anda ayağıma giyer çıkardım mağazadan. (yapmadığım şey değil Nine West tutkum bambaşka) Uzaktan kesiştiğimiz anda yanına gidene kadar olan zamanda lütfen 36,5 olsun diye geçirdiğim iç ses ve muhteşemlerin altına bakıp numarayı gördüğüm an yaşadığım mutluluk 29 seneye bedeldi ve artık yeni gözdelerim:)



Bu karlı havada dışarıda muhteşem satenlerini lekelemek istemediğim için odamın en sevdiğim köşesinde yaptığım çekim ve mor aşkım…

Bu pabuçlara duyduğum aşk en güzel aşk kitapları ile daha bir anlamlı oldu.

Geriye sadece sevgili morlarım ile karın erimesini bekleyip sokaklara salınmak kaldı.

Love,
Sinem

Mutlu Haftalar...


Mutlu, karlı bir hafta başlıyor. Bu havaya da en çok sıcacık sütlü bir kahve yakışır. ve benimle her zaman beraber olan şapkalarımdan biri, eldivenlerim ve telefonum. Mutlu haftalar...

Love,
Sinem

Şapka: Accessorize
Eldiven: Nine West
Çanta: Primark

28 Ocak 2012 Cumartesi

Dün Ne Giydim?



Mor renk tutkum son birkaç senedir var hayatımda zannederken dolabımın en diplerinde, seneler önce alınmış bu kazakla daha eskilere dayandığını hatırladım. Öncelikle belirtmeliyim ki bu soğukta giyilmezmiş. Dondum… Alındığı günden beri takmayı çok sevdiğim çift kahveli şapkam ve bitpazarı çantamla bir bütün oldular, döne döne poz verdim keyifle. 





Ve Michael aşkına kısa bir Smooth Criminal klibi çevirdim kendime... 



Love,
Sinem

Kazak: Sisley
Çizme - Şapka: H&M
Jeans: GAP
Şal: Pieces
Çanta: Second Hand


26 Ocak 2012 Perşembe

IFW - İstanbul Fashion Week Takvimi Açıklandı...

Follow my blog with Bloglovin


8-11 Şubat tarihlerinde gerçekleşecek olan IFW takvimi açıklandı. Bu yıl Özgür Masur ne yazık ki olmayacak. Zeynep Tosun, Arzu Kaprol ve Hatice Gökçe’de yok. Ama en çok merak ettiğim defilelerden biri olan Gamze Saraçoğlu bu yıl açılışı yapacak. Karma defileler ise yine her zaman olduğu gibi heyecanlı olacak gibi gözüküyor. Bakalım bu sefer ki moda haftası öncekilerini aratacak mı yoksa toplu bir alkış mı alacak?

Love,
Sinem

Düğün Hikayem Part 3 - Pronovias Aşkım…



Evlenmeye karar verdiğim andan beri gelinliğim konusunda tek adresim vardı oda Pronovias! Ve sonunda iki hafta önce bugün Nişantaşı Pronovias’a hayallerimi gerçekleştirmeye gittim. 

Öncelikle o gün her türlü şans benden yanaydı,-bunda bana şans dileyen arkadaşlarımın güzel dilekleri olduğunu düşünüyorum- şaşılır bir biçimde her işim tam anlamıyla mükemmel gitti. Nişantaşı sokaklarına adım attığım anda hoooop karşımda stili konusunda bende çok çok ayrı bir yeri olan Ece Sükan’la karşılaştım ve karşılıklı kıkırdamaların sonunda bu anı ölümsüzleştirdim


Şipşaktan sonra randevuma odaklanıp aceleyle İnayet Apartmanına koştum. İlk olarak bekleme odasına alındım. Orası Pronovias’ın bütün modellerini, defilelerini görebileceğiniz ve heyecanınıza sahip olamayacağınız bir oda. Giyinme odasına kıyasla fazla ayna yok. Ama olanları tabii ki değerlendirdim.




Son bir yıldır evleneceğim fazlasıyla gündemde olduğu için sürekli model bakıyordum. Genellikle ve hep karar kıldığım Grace modelinden arada bir vazgeçsem de aklım hep ondaydı, onun bir versiyonu olmalıydı… Ta ki Kate Middleton hayallerimi suya batırana kadar. Neler söylediğimi hatırlamak için tık tık.


Baktığım bütün modellerin son çıkışı Pronovias’ta noktalanınca bekleme odasında buldum kendimi de diyebilirim aslında. Her ne kadar straplez sevsem bile gelinlik ile bağdaştıramıyorum ve kendime yakışmayacağını düşünüyorum.  O nedenle mutlaka benim gelinliğim olduğu gibi kalmayacak ve üzerine bir ekleme olacak diye düşünürken giyinme odasına geçmemizin vakti geldi. Ben keyifle kahvemi içerken karşılıklı modellere karar verildi ve denemem için bir sürü model ayaklarıma serildi. 


Odanın karşılıklı duvarı ayna olunca, tüller ve enfes danteller içinde kendinizi görünce, ah bir de duvak takılınca narsistliğin tavan yaptığı noktada nefesiniz kesiliyor. Tabi o an karar verme aşamasına geçeceğiniz nokta da puf diye uçuyor. Önce son üçe karar kılınıyor, sonra en sevilene. Tabi bu aşama aslında ilk giyilen andan beri belli oluyor ama prosedür gereği tekrar düşünme aralığı bırakıyor insan kendine. Ben kararımı verdim ve hayallerime kavuşmak üzereyim, darısı başka prenses olmak üzere olanlara…


Ve prenseslikten gerçek dünyaya dönüş…





Love,
Sinem

Elbise, Hırka, Palto, Şapka: Mango
Çizme: Bershka
Çorap: Penti

Love It…



Böyle bir ayakkabıyı ne ile kombinlerim, üzerinde nasıl dururum hiçbir fikrim olmasa bile tahta platformuna, altın sarısı şeritlerine, incecik (bence 13,5cm) topuklarına ve çift sıra bağcığına bayıldım. Sadece dolabımda dursun, arada bir de seveyim yeter. Bu ayakların sahibi Anna Dello Russo çoğunlukla kaçık gibi gözükse de ben onda her şeyi beğeniyorum.

Love,
Sinem

görseller:styletao.com 

19 Ocak 2012 Perşembe

Salvador Dali ile Hafta Sonu…




Geçtiğimiz Pazar günü ne zamandır görmeyi ertelediğim Dali’ye gittik Arîmle. Ben de Dali gibi Sürrealizmin ta kendisi olduğumdan Dali denince akan sular duruyor benim için. Her ne kadar beklentilerimi tam anlamıyla karşılayamasa da Dali’ye değerdi. 
Geziye girişteki Dali’ye kavuşmanın yönlendirme tabelasına şapka çıkartarak saygılarımı sundum.



 Açıkça söylemek gerekirse beklediğim Sürrealist akıma hitap eden resimlerin hiçbiri yoktu ama kalanlarla idare edildi. Bunlar da benden size kıyak olsun.




Bu resmin içinden bir bölüm ise benim için.


Sergide dev tablolara yansıyan Dali resimleri genelde herkesin resmini çektiği ve önünde kalabalıkların olduğu yerlerdi. Buradan da sizin için bunları seçtim.

Görmek isteyenler MSGSÜ Tophane-i Amire’de 26 Şubat tarihine kadar gezebilirler.




Ve çıkışta şu an ki favori pabuçlarım olan (ben ona Marie Antoinette ismini taktım)sevgili Antoinette'lerimle aşk yaşadım, döndüm durdum :) Buradan onlarla ilk tanışma anımı tekrar hatırlayabilirsiniz.


Ve içine hiçbirşey sığdıramadığım ama çok sevdiğim kalp çantam...


Dönmekten yorulunca Ara Cafe’de koca bir tabak çökertme yeme zamanım gelmişti. Yine olsa yine yerim.

Çektiğim resimlerden sıkılan sevgilimin en sevdiği şey ben onu çekerken beni çekmek. Ah bir de fotoğraflarda güzel çıkmayı başarabilse daha iyi olacak.

Ama asıl çabalaması gereken benim makinemle resim çekebilmek. İsteyerek mi yapıyor bilmiyorum ama çektiklerinin %90’ı flu, %7’si göstermek istediğim obje ile alakasız geri kalanı iyi. Bu da %7’lik kısımdan olan broşum. Göremediğiniz gibi harika :)


Love,
Sinem

18 Ocak 2012 Çarşamba

Pretty Ballerinas




14 Şubat’a çok yaklaştığımız bugünlerde maillerime teker teker hediye alternatifleri düşmeye başladı ve itiraf ediyorum hiçbiri beni bu kadar heyecanlandırmadı. Duymayan erkekler, sevgilisine ne alacağını düşünen baylar ve en çokta Arîmin bana alması için yazıyorum.



Sevgililer Günü’nü ve sevgiliyi yansıtan güllü modeli ile çiçek almanıza bile gerek yok. Üstelik rengi de muhteşem.


Ya da aşkın simgesi olan kalbi ayaklarına serebilirsiniz.


Ve bu muhteşem fiyonklar ile modern zaman prensesi olmaya aday olabilirim. Pretty Ballerinas kesinlikle bu modeli benim için tasarlamış. (Bu satırlar tamamen benim için, benden Arık beye!)

Siz de sevgili baylar; sevgilinizi veya sevgilisi olmayan bayanlar; kendinizi şımartmak için Sapphire mağazasını ziyaret edebilirsiniz. Üstelik şu an Pretty Ballerinas’ın 75 farklı modeli, %40’a varan indirim fırsatıyla satışa sunuluyor. Sonra kaçırdım diye üzülmeyin.

Kendime not: nikâhta ve düğünün ilk bir saati 13cm topuklarla havalarda gezdikten sonra kendimi en prensesinden beyaz bir Pretty Ballerinas’a bırakmaya ant içiyorum.

Love,
Sinem

17 Ocak 2012 Salı

Rareblossom ile Bir Gün…




Organik ürünlerin ne kadar faydalı olduğunu bildiğimizden geçen hafta bloggerlarla birlikte Rareblossom fabrikasını gezdik. İlk ortaya çıkış zamanından bugüne kadar olan bütün süreçlerini dinledik. Ürünlerin şişelerinden, paketleme sürecini en yakından izledik.

Sadece hammadde ve ürünlerinin değil tüm üretim sürecinin Ecocert Greenlife tarafından sertifikalı olması ise bu markayı diğerlerinden ayırdığını özellikle belirtmek isterim.



Öncelikle ben tam bir cam şişe hayranı olarak Rareblossom’un bütün şişelerini tek tek inceledim ve abartıdan uzak dizaynlarını çok beğendim.



Bu çok şık ürün paketlerinin tasarımı ise Maybe Design Erdem Akan imzalı.  



Yüz, vücut, ayak, el ve tırnak bakım ürünlerine son olarak saç bakımını da ekleyen Rareblossom şampuanının içinde su yerine Defne suyu ve Lavanta suyunu kullanıyor. Her biri organik sertifikalı olan ve içeriğinde altın kökü çiçeğini barındıran Rareblossom Şampuanlar, 4 ayrı saç tipi için, (kuru, yağlı, kepeğe karşı ve normal) 3D Matrix teknolojisiyle tasarlandı

Bu aralar iyi bir şampuan arayışında olduğumdan hemen normal saçlara göre olanını demeye başlıyorum ve en kısa zamanda sonucu sizlerle paylaşacağım.

Keyifli gezimizin sonunda birbirinden lezzetli Yakatarla ürünlerinden tatmak ise paha biçilmezdi.


            seraplamoda, bilunsen, cindrellaundertheumbrella ile çok eğlendik.

Love,
Sinem
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...