19 Ekim 2011 Çarşamba

ALIŞVERİŞ TURU



İkinci günüm alışveriş turu ve kızlarla yemek ile geçirmek üzere erken başladı. Daha uzun zaman kalacağım o nedenle birden alışverişe boğulma istemiyorum ama yinede tutamıyorum kendimi. Tabii dönüşte bavul parası vermemek için fazla uçmamalıyım. 28 kilo geldim. Bakalım kaç kilo döneceğim.

Burası fazlasıyla soğuk olduğundan ilk iş Schneider’a uğramak oldu. Bol bol hırka aldım. Kaç kat giysem de ısınamamak gibi bir huyum var ne yazık ki.



Bu mağaza biraz pahalı olsa bile bayılıyorum iç dekorunda. Üstelik içinde her markayı bulabiliyorsunuz. Bu orkideler beni bile etkiledi. Üstelik canlılar.



Mağazanın içindeki dekordan biride şehrin eski silueti idi.



Açıktığım da en basit ve benim en sevdiklerimden biri olan patatese saldırdım hemen. Beklerken neredeyse dekoru yiyecektim.




Bu da güzel mağazalardan bir diğeri.


Daha fazla oyalanmadan üstümü değiştirip hemen kızlara yetiştim ve önce Havana’da ne olduğunu bilmediğim bu müthiş mamayı yedim ve tabiî ki bitiremedim. Havana Restaurant’ta daha sık sık gideceğim için şimdilik orayı anlatmayı es geçiyorum.



Sonraki durağımız ise beyaz koltuklu Mea Mea Lounge oldu. Şaşırtıcı biçimde bomboştu, buradaki her yer gibi. Saat 8‘den sonra sokakta insan bulana aşk olsun. Banana bilmeme ne içtim ama karpuz frozendan farklı değildi.




İçinde Brooklyn Köprüsünü barındıran barda resim çekmeyi ihmal etmedim tabii…




Yedim, içtim, gezdim, son pozumu da verdim, bir sonraki posta kadar.



Love,

Sinem

FULDA’DA İLK GÜN


Aslında bu postu kınadan önce yazman gerekirdi ama hala sık sık yazma sözümü tutamadım. Bir türlü sürekli yazamıyorum. Gerçi bu sefer ki bahanem süperdi; kuzenimin düğünü… Çok eğlendiğim düğünü daha sonraki postlarda göreceksiniz.

Almanya’nın Fulda kentindeyim, hani şu meşhur Fulda lastiklerinin şehri. Çok sevgili arkadaşım ben buradayken gelirse daha sonraki istikametlerimiz Köln, Berlin, Frankfurt ve Paris olacak. Tabii gelemezse ve benimle gezmek için kimseyi ikna edemezsem Fulda’da tıkılıp kalmam söz konusu olacak. Eh o zaman da bu güzel şehri gezeriz beraber… Ama önce ilk günümden birkaç kare size.

Sabaha karşı geldiğim için tüm gün biraz sersemlik vardı üzerimde. Kısa bir çarşı turu yapmadan önce öpmeden duramadığım bir yakışıklıyla tanıştım. Bu yeşil gözlü yamyamla bugünlerde Almancamı geliştiriyorum.


Kısa çarşı turumda ilk olarak C&A ya girdim ve içindeki 30’lu yıllardan 90’lı yıllara konseptine bayıldım.




Ve benim taptığım yıllar.




Sonraki mağazamın adını unuttum.Çünkü, bu güne kadar rastladığım en güzel bavulla karşılaştım. Kabin boy olmasa şu an benimle birlikte olacaktı. Ne yazık ki çok küçük. Fikrimi değiştirmeden kaçtım oradan.



Ve kaçarken bu neşeli kutularla vakit geçirdim. Alışveriş için daha erken olduğuna karar verip oradan da hızla uzaklaştım.




Rastladığım çiçekçi bana fazlasıyla ucuz geldi. Çiçek seven bir insan olsam mutlaka bir tanesini alırdım.



Sanırım cadılar bayramı yaklaştığı için kabaklar yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Ben daha iyisini görene kadar bunu çok sevdim. Benim gibi şapkalı :)


Yorgun olduğum için ilk günden bu kadar gezmek yeterdi ve çok paspal olduğum için de sadece pabuçlarımla idare edin lütfen. Sonraki günler giysilerimde devreye girecek.




Love,
Sinem…

11 Ekim 2011 Salı

BAVUL HAZIRLARKEN

Normal şartlarda bavul hazırlamak en sevdiğim şeylerin başında gelirken bu sefer pek bir sıktı canımı nedense. Sevgilimi arkamda bırakmak üzdü sanırım. Çarşamba gecesi uçuşum olmasına rağmen bavulumu son güne bıraktım  tabii bavula benim için ilk sırada girenler her zaman ayakkabılarım olur.

Sonra kilo problemi yüzünden ne yazık ki bir tanesinden vazgeçmek zorunda kaldım. Sonra bavula şapkalarım ve eldivenlerim girer ve asla bana yetmezler.

Ardından sıraya çanta, fularlar ve kemerler girer.

Bir aksesuar delisi olarak öncelik hep onlarındır bavullarımda. Kolyelerim, küpelerim, yüzüklerim hepsi ağır olunca 30 kilo bile yetmedi bana ve buraya geldiğimde sanki hiçbir şey getirmemişim gibi geliyor. Üstelik daha buradan alacaklarım var pofffff

Gelir gelmez kına olması beni bugüne kadar kendime getirmedi. O yüzden yazılarım gecikti yine affedin :) ve kına resimleriyle idare edin. Bavulda getirdiğim giysilerimi gezdiğim zaman görürsünüz…

Elbisemi tabii ki annecim dikti. Asıl düğün kıyafetim muhteşem, fakat onun için pazarı beklemek zorundasınız.

Love,

Sinem.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...