20 Ocak 2013 Pazar

Sunday Of Course...


Bugün yine harika bir pazar sabahına uyandım, azıcık spordan sonra hemen eski Stylist dergilerime yumuldum. İlham panomunda değişeceği bugün hepinize harika geçmesini diliyorum.

Love,

Sinem 


16 Ocak 2013 Çarşamba

Carrie'yi Özledim...

Bazen Sarah Jessica Parker'a baktığımda asla onu değil hala Carrie'yi arıyorum. Kolundaki Manolo bez çantasını görünce kesinlikle başka bir şey düşünemedim. 


Sanırım ayakkabılarının ne olduğunu söylememe gerek yok:) 



Love,
Sinem

Golden Globe 2013



Bir Red Carpet daha bitti, bu sefer canlı izlemedim kendimi Oscar Törenine saklıyorum ama geç de olsa size bayıldığım, beğendiğim ve hiç sevmediğim 3 tasarımı sunmaktan gurur duyarım.

Kate Hudson Alexander McQueen içinde kesinlikle ışıldıyor. Benim gibi herkesin ortak olarak bayıldığı tek kişi Kate. Normalde pek göz alıcı biri olduğu söylenemez ama bir Alexander giymek nasılda değiştiriyor insanı…


Bordo kuyruklu Zac Posen tasarımı ile geceye katılan Naomi Watts da beğendiğim ikinci look oldu. En çok arkasındaki kuyruğu ve penceresini sevdim.


Ve gecenin en gereksizi Diorlar içinde Marion Cotillard idi. Kırmızı halıda ne işi var kısa elbisenin ben gelenekselci bir insanım olmaz kısa olmaz, olursa da güzel olmaz. Bu lookda hiçbir şey beğenmedim.


Kırmızı, bordo ve turuncu ağırlıklı bir kırmızı halı bitti, benim heyecanla beklediğim ikinci ve asıl kırmızı halı olan Oscarlara sayılı günler var o yüzden o zamana kadar bununla yetinebilirsiniz.

Love,
Sinem

görseller: Just Jared...

13 Ocak 2013 Pazar

Sunday Of Course



Bu Pazar yine kendime döndüğüm pazarlardan biri olmasını istedim. Hatta o kadar kendime ait olmasını istedim ki artık ne zamandır ertelediğim boyalarımı alıp resmen geri dönmeye karar verdim. Biraz bakım, biraz en damla sakızlısından Türk kahvesi ve bolca hayal. Zaten bu muhteşem Manolo Blahnik’lere bakarken başka bir şey yapılması pek olanak dışı olurdu.

Love,

Sinem

8 Ocak 2013 Salı

Perfect Style... Victoria Beckham



Bir insanın bu kadar çok sevmeyeni olup ama bir o kadar da yaptıklarının takip edildiği bir ünlü daha olduğunu zannetmiyorum. İlk ünlü olduğu zamanki haliyle, Roberto Cavalli’nin yatında salındığı hali ile ve şimdiki hali arasında o kadar çok fark var ki bu bile ona saygı duymayı gerektirir. Ama benim önünde şapka çıkardığım an o enfes koleksiyonlarını gördüğüm andı.

Victoria aslında uzun saçlı iken sadece dünyanın en yakışıklı adamlarından birinin eşi eski bir pop şarkıcısıyken, kısacık kestirdiği saçları ile tüm dünyanın senelerde takip edeceği bir modele imza atmış oldu. Aslında o günden sonra artık uzun saç Victoria için çok anlamsızlaştı ve o dönemi kapatmış oldu.



İlk başlarda moda ne olursa olsun Victoria hep esmerdi beyazlık moda olsa bile onun bir rengi vardı, zamanla açılsa da…




Bazen baştan ayağa tek bir renk giydi, bazen umarsızca bir kürk ya da sadece bir trençkot,






Bazen koluna David’i ya da yeni modelimiz çocuklarını taktı,





Ama onun koluna en çok yakışan her zaman bir Hermes Birkin oldu. Hatta bana göre Hermes alabilmek için bu kadar sıra beklenmesinin de sebebi Vic’in tüm renklerini alıyor olduğudur.




Eski zamanlara göre stili de oldukça değişti. Eskiden kot ve askılı bodyden oluşturduğu kombinlerini zamanla kalem eteklere bıraktı.




Vücuduna oturan ve A kesim elbiseler giymeye başladı.




Hatta hızını alamayıp belden oturtmalı elbiselerde giydi ki işte o zaman Victoria’nın sadece Beckham’ın eşi olmasından bir adım ileriye giderek bir stil sahibi olduğunu göstermiş oldu.

Ve stilini öyle bir konuma getirdi ki bir zamanlar pek sıkı fıkı olduğu Katie Holmes’ın stilinde gözle görülür bir değişiklik yapmasını sağladı. Bu konuda boynuz kulağı geçmişti bir ara.




Fakat asıl çıkışını çok uzun zaman önce yapmış olsa bile Victoria Beckham birçoklarının düşüncelerinin aksini ispat edercesine gayet başarılı koleksiyonlar sundu başladığı ilk günden bugüne kadar, onları ilk sergileyen de kendi oldu.




Ben zayıflığını da stilini de o soğuk İngiliz duruşunu da ve muhteşem koleksiyonlarını da beğenerek Perfect Style diyorum, onda bu aralar fazla olan tek şey silikonları…

Love,

Sinem

6 Ocak 2013 Pazar

Harper’s Bazaar February and JLO




Jennifer Lopez bu ay Amerikan Harper’s Bazaar’ının Şubat sayısı için objektiflerin karşına çıktı. Üstelik bu sefer dikkatli bakarsanız pek de yabancı olmayan bir alanda çekim yaptılar. 

Biraz arka fona, biraz merdivenlere, çokça boğaza bakıldığında bu sarayı tanımayacak olan bir Türk olduğuna inanamam.
Katia Rahlwes’in objektifinden Jennifer Lopez birbirinden şık kıyafetleri ile Çırağan Sarayında…

Kapak için tercih edilen elbise Fendi ($ 9.990) ve muhteşem Tom Ford ayakkabıları ile oldukça gladyatör,


Sarı Balmain elbisesi ve Giuseppe Zanotti çizmeleriyle yerinde bir seksi,


Paco Robanne elbise ve hacimli saçları ile kıskanılası bir çekim gerçekleştirmişler.


Fakat ben en çok Tom Ford elbisesi ve Jimmy Choo ile dayanılmaz olduğunu düşünüyorum.


 Ya siz?

Daha fazla için izleyin…




Love,

Sinem


Sunday Of course…



Bugün günlerden Pazar ve ben her Pazar tüm günü evimde geçirmek isterim.  Arık bey uyanana kadar dergi ve filtre kahve eşliğinde geçen süreden sonra bitmek bilmeyen uzadıkça uzayan kahvaltı ve Hell’s Kitchen izleyemeye doyamam. Eğlence Cuma gecesi ve tüm gün cumartesiye kalsın, Pazar mümkün olduğunca dinlenme, bakımla, yazıyla, Fashion TV karşısında ve 18’den sonra Pazartesi sendromuna geçişle devam etsin. (sendrom konusunda tam bir klişeyim J)

Bu Pazar ve bundan sonra her Pazar Sunday Of Course…

Love,

Sinem

4 Ocak 2013 Cuma

Harper's Bazaar February UK




Yine bir kararsızlığım gelmişti Anne Hathaway konusunda ama Harper’s Bazaar UK i gördüğümde son verdim bu uzun sürer kararsızlığa. Anne’i burada çok sevdim. Hatta bu kadar kısa saçı Twilight’taki Alice’den başkasına yakıştıramazsam da bu çekimde o bile hoşuma gitti.


Şubat ayında olurda Harper’s Bazaar UK alırsanız karşılaşacağınız fotoğraflardan bunlardan bir kaçı olacak. Fotoğrafları Harper’s Bazaar için Olivia Arthur çekti.

Ben beğendim, ya siz?

Love,

Sinem

Yepyeni Bir Yıl...



Bu dilek için 4 gün rotarlı da başlasam yepyeni, pembe, mutluluk dolu, huzurlu , bol proje ve bosbol paralı, müthiş kahkahalı, eğlenceli ve benden eksik olmayan delilik dolu bir yıl diliyorum önce kendime sonra size...

Bu yıl pek çok görüşeceğiz, geçen yıllara pek benzemeyecek :)

Love,

Sinem



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...