Her şey geçen hafta elime geçen bu paket ile başladı. Bu muhteşem paketin içinde ne olduğunu bilmiyordum ama daha da önemlisi açmam kesinlikle yasaktı, buna çabalasam bile üzerindeki anahtar ile kilit uyumsuzdu. İşte böyle başladı benim şizofrenik sancım ta ki cumartesi gününe kadar.
Cumartesi günü F8 Boutique’da gerçekleşen partide hem kutularımız açılacak hem de her kutudan çıkan parçalar ile Songül’ün her parçası ayrı ayrı kullanılabilen tasarımı ortaya çıkacaktı. Songül Cabacı’nın tüm kadınlara, sanatçılara ve anlaşılmaz hayatlara ithaf ettiği bu koleksiyonunu “Bir tasarımcının tasarı sürecindeki evrelerini, yarattığı hayal dünyasındaki karakter ve biçimleri, bir kadının yaşamını ifade etme aşamasındaki sürecidir.” diyerek betimliyor.
Bu keyifli oyunumuz başlamadan önce Songül Cabacı tasarımlarında kısa bir tur attım,
F8 Boutique’in beni benden alan merdivenlerine bir bakış attım,
Kızlarla tek bir koltuğa sığma becerisini göstererek mutluluk pozu verdik,
Lezizler masasından atıştırdım.
Oyun zamanına geçildiğinde ise önce anahtarımı çıkarttım, kutumla vedalaştım ve az sonra Songül’ün tasarımlarıyla şık bir mankene dönüşecek olan cansız mankene bir bakış attım.
Oyun başladı her birimizin kutularını ellerimizde olan anahtarlarla açıldı, (benim kutumu Serap açtı) her kutudan çıkan parçalar ile manken giydirildi. Tüm parçalar tamamlandığında da oyun bitmiş oldu. Özellikle belirtmek isterim bu parçalar birlikte kullanılıyor gibi gözükse de her birinin ayrı da kullanılabiliyor olması en önemli özelliği bence.
Ne kadar şanslıyım ki (ve bir o kadar da mütevazı) en beğendiğim parça benim kutumdan çıktı. Tabii ki aklım o muhteşem yakada kaldı.
Mankenimizin son hali ile geceyi sonlandırdık.
Eh böyle bir butikte olup da benim gibi bir şapka aşığının orada olan bütün şapkaları kafasına geçirmeden çıktığını düşünmüyorsunuz herhalde…
Songül Cabacı hakkında öğrenmek istediğiniz her şey için tık tık.
Love,
Sinem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder